A.Genel Olarak Non Bis İn İdem İlkesi
I - Giriş
Hukuk devletinin gereklerinden biri, kişi güvenliğini sağlamaktır. Kişi güvenliği, dış ve iç tehditlerin ortadan kaldırılması şeklinde olabileceği gibi, hukuki anlamda kişinin iç huzurunu bozan ömür boyu sürebilecek belirsizlikler şeklinde de olabilir. Tabiri caiz ise, Demoklesin kılıcının kişi üzerinde yaşam boyu durması, hukuki güvensizliği ortaya çıkaracaktır1.
Kişi güvenliğinin hukuki zeminde kendini gösterdiği durumlardan biri, non bis in idem ilkesi olarak ifade edilen aynı fiilden dolayı iki kez yargılama olmaz ilkesidir. Non bis in idem ilkesinin çıkış felsefesi, Demoklesin kılıcının sürekli olarak bir ceza tehdidi ile kişinin üzerinde asılı durmasının doğuracağı acıyı ortadan kaldırmaktadır2. Bu ilkeye göre bir kişi hakkında daha önce bir eylemden dolayı dava açılmışsa veya bir eylemden dolayı dava açılmış ve kesin hüküm sonucunu doğurmuşsa o eylem hakkında başka bir dava açılamaz. Bu ilke sadece ceza davasını ifade ettiği için bir eylem hakkında daha önce ceza davası açılmış olması, aynı eylem hakkında hukuk davasının veya disiplin soruşturmasının açılmasına engel teşkil etmez. Non bis in idem ilkesi, çok eski bir ilkedir. Roma hukuku ve Kilise hukukunda mahkûmiyet ve beraat kararlarında uygulanmıştır.
Non bis in idem ilkesi, usul hukukuna ilişkidir. Bu ilke üç alanda kendini gösterir; (1) İç hukukta, (2) İç hukuk ve uluslararası hukukta, (3) Uluslararası ceza mahkemesinin kurulmasından sonra tabiri caiz ise Uluslar üstü hukukta3.
Aynı konuda aynı sanık için önceden bir dava açılmış veya bir hüküm verilmişse bu duruma yatay non bis in idem ilkesi denilir. Bir suçta birden çok sanık varsa her bir sanığın ayrı ayrı yargılanması gerekir. Bu duruma ise dikey non bis in idem ilkesi denilir4. Bu çalışmam da yatay non bis in idem üzerinde duracağım.
Ceza hukuku ve ceza yargılaması hukuku alanında benimsenmiş olan bu prensip, aynı fiil nedeniyle fail hakkında bir yargılama yapılması ve faile bir ceza verilmesi demektir. Bir başka ifadeyle, aynı fiilden dolayı fail hakkında birden fazla yargılama yapılamayacağı gibi, birden fazla ceza da verilemez. Bu ilkeye 5237 sayılı TCK’nın 44. Maddesinde ‘’Fikri İçtima’’ başlığı altında yer verilmiştir. Bu hükme göre, ‘’İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır’’. Bundan başka, Ceza Muhakemesi Kanunun 172. Maddesinin 2. Fıkrasında düzenlenen, ‘’Kovuşturmaya yer olmadığına dair verildikten sonra yeni delil meydana çıkmadıkça, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz.’’ Hükmü de, non bis in idem kurallını yasal çerçevede desteklemektedir5.
Başta Anayasamız olmak üzere yazılı mevzuatta açıkça non bis